Yaz geldi diye boşuna havaya filan girmeyin arkadaşlar.
Haber akışlarını takip edip, tecavüze uğrayan, öldürülen eziyet edilen çocuklara da boşa üzülmeyin.
Bahçe sezonu dolayısıyla saksı satın alıp içine fesleğen, begonvil, sardunya falanda boşa ekmeyin.
Hem "saksı" dediğin nedir ki?
Kovadan hallice altı delik bir şey işte!
Sözlük anlamıma baktığımızda da: Genellikle pişmiş topraktan yapılan, içine toprak konularak çiçek yetiştirmekte kullanılan, türlü büyüklükte olabilen kap.
Olduğu yazıyor.
Dünyada bizden başka "saksıyı çalıştırmak" zorunda kalmış bir başka toplum var mı bilmiyorum ama aklımıza fikrimize artık bir bitki kabı muamelesi göstermemizi de tuhaf bulmuyorum son tahlilde!
Geldiğimiz noktada, gösterilen hedefe hiç durmadan geri kulaç atacağımıza yemin etmiş gibiyiz.
Beyinlerimiz bir saksı kıvamında olduğundan!
Olana, bitene, gidene, yapılana, yapılmayana son derece sakin bakıyoruz ya hastayım ben bize.
Bayılıyorum ben bizde ki bu sessiz sakinliğe, bayılıyorum bu tatlı rehavete,
bayılıyorum beynimizdeki bu harika bitki örtüsüne !
Kafalarımızdan hanımeli, Yasemin fışkırıyor yeminle.
Gübre takviyesi talep edeceğim ilk gereklilikte.
Brezilyalı bir arkadaşa saksıyı çalıştırmak deyimini çevirmeye kalksam nereden başlamam gerek bilmiyorum ama
“Run the flowerpot' der konuyu kapatırım belki de?
Oturup o düşünsün ne demek istediğimi
Bana ne!
Başa gelen çekilir mi bilemem ama
Çok düşünmeyin bunun üstüne
Saksı gibi durun sessizce...
Çocuk gelinlerden, cinayetlerden, tecavüzlerden çok eşlilerden bize ne!
Biz saksıyı ekeriz 'kardelenleri' kuruyup giderler neticede
Saksıdan da bu kadar sağduyu olur görüldüğü üzere,
Hepinize kolay gele...