Birbirine bakar!..
Birbirinden güzel!..
Birbirine benzer!..
...Ve asırlar boyu yalnızlıktan sıkılan Toprak Ana, kendisi için gökyüzünün yaratılmasını istedi. Gökyüzü yaratıldıktan sonra yalnızlık bitti. Artık kendisi için eğlenceli günler başladı. İlahi bir varoluşla doğan gökyüzünü seyrederken mutluluktan çılgına döndü. Seyre doyamadığı gökyüzüne aşık oldu. Yeryüzü üzerinde yaşayan her canlıyı, ağaçları, hayvanları, mikroorganizmaları ve oluşumu sağlayacak olan elementleri fark etti. Gökyüzündeki elementlerin havadaki tüm hareketin yeryüzüne can vermeye başlaması tarifsiz bir mutluluktu. Kendisi için yaratılan gökyüzünü hayran hayran seyre daldı. Gökyüzü nazlı nazlı duran yeryüzünü şefkatle sarıp sarmaladı ve boş durmadı. GÜNEŞ, AY, YILDIZLAR ve var olan bütün GÖK CİSİMLERİ'ni yeryüzüne hediye etti. Mutluluktan bütün güzellikler bir bir doğdu yeryüzünde. O günden sonra Yerle Gök birbirine hep baktı.
Yerle Gök arasındaki bu muhteşem alışveriş devam ederken, gökyüzünde bulunan güneş kendi durumuna şöyle bir baktı!..
Bir baksa ki!.. Yalnızdı, ışığı ile yapayalnız. Verecek çok şeyi vardı ama vereceği kimse yoktu. Tüm evren onu görse bile, o kendisini göremiyordu. Kendi ateşli gözleri için bile ışığının çok parlak olduğunu biliyordu. Bir eşi olsun çok istiyordu. Işığını verebileceği, yansıyabileceği ve onunla düşünebileceği bir eş... Bir gün, gün batımında, son ışığı da ufkun gerisinde batmak üzereyken, şimdiye kadar gördüğü en muhteşem şey bir an için gözüne ilişiverdi. Güneş öylece kalakaldı. Sanki zaman durdu. Gördüğü şey ayın doğuşuydu. Güneş AY'ın kendi ışığını hayata nasıl da görkemli bir şekilde yansıttığını gördü. Bu ilk görüşte aşktı. İlk defa Güneş ışığını, Ay aşka çevirdi. (Bazı günlerde gökyüzünde Ay ve Güneş’i aynı anda görürüz. Aşkın en coşkulu olduğu zamandır.) Kendisi doğarken onun yine orada olup olmayacağını görmek için 12 saati sabırsızlıkla bekledi. İşte oradaydı. Her gün birbirine gülümsediler. İlişkileri yavaş yavaş gelişiyordu. Başlarda şafaklar ve gün batımlarıyla sınırlıyken daha sonraları kimsenin bilmediği yerlerde gizli randevular başladı. Bu büyülü yerlere daha sonra Güneş ve Ay tutulmaları denildi. Birbirinden güzel bu çift, kendi mutluluklarını ışık olarak, gece gündüz yeryüzüne yansıttı. Sosyal ilişki içinde bulunan her kişi iyilik ve mutluluk ışığını birbirine yansıtabilmeli.
Bütün bunlar oluyorken, artık zaman kavramı doğmaya başladı. Gece, gündüz, mevsimler, geçmiş, şu an ve gelecek doğdu. Gökyüzü yeryüzü, ay güneş her şey insanlar ve diğer yaşayan varlıkların mutluluğu için doğdu. Sosyal olaylar, insan ilişkileri, topluluk halinde yaşama kuralları oluştu. Bütün bunlar olurken kimse ZAMANIN farkına varmadı.
ZAMAN ''AN''ın hareketidir. Dolayısıyla asıl gerçek olan gerçekte var olan ''AN'' dır.
''GEÇMİŞ'' şimdinin içinde bir tür saklı düzen halinde aktif durumdadır. Bu kuramda insan ömrü sadece 8 saniyedir.
''ANLAMADIM'' der gibi oldunuz.
ŞÖYLE BAKALIM!..
Kuantum düzeyinde parçacıkların ömrü 10 üzeri (eksi) -5 (eksi) -7 (eksi) -8 saniye düzeyindeyken bizim boyutumuzda bir insanın ömrü ortalama 70 yıldır. Gezegen, Yıldız, Galaksi boyutunda ise milyarlarca yıl düzeyindedir. Güneşin bağlı olduğu galaksi merkezindeki 8 saniye, dünya zaman birimine göre 70 yıla denk geliyor.
''NASIL YANİ'' dediğinizi duyar gibiyim. :)
Şimdi sizden gözlerinizi kapatmanızı istiyorum. Bulunduğunuz yerden gökyüzüne doğru yükseldiğinizi hayal edin. Yükseklerden yaşadığınız şehre bakın. Çıkın daha da çıkın yükseklere. Yükseklerden ülkemizi seyredin. Devam edin çıkın dünyaya uzaydan baktığınızı hayal edin. Gidin gidebildiğiniz kadar uzayın derinlerine. Şu anda dünya zaman birimini terk ettiniz. İşte tam da galaksinin dışında sadece 8’e kadar sayın. Yani 8 saniye. Dünyada ortalama 70 yıl geçti.
Gökyüzü, Yeryüzü, Ay, Güneş, Sevgi, Aşk, Güzellikler ve Mutlulukları yaşayabileceğimiz sadece 8 saniyemiz var. Kin, nefret, kıskançlık, cehalet, savaşlar, kötülükler gerçekten gereksiz. Anlamsız. Şu ölümlü dünyada, şu kısacık ömürde güzelliklere uyanalım. Biz uyurken farkında olmadan yaşarken ölüyor en güzel tarafımız. Sevgiye uyanalım. Uyanalım gaflet uykusundan.
Birbirine bakar: Yerle Gök
Birbirinden güzel: Güneşle Ay
Birbirine benzer: Uykuyla Ölüm
Sevgiler