Bugünlerde hayatımızın en kötü enerji bölgesindeyiz.
Belki de ömrümüzün bu dönemi en karanlık günlerimiz. Umut ışığının en alt düzeyde seyrettiği süreyi yönetmek durumundayız. Zaten her türlü sıkıntı içinde olan büyük çoğunluktaki kesim şimdi bir de endişeli günler içinde. En güçlü ve heybetli kişiler de bu kaosun tam ortasında. Nasıl oldu da bu kalıbın içinde bulduk kendimizi? Yoksa birileri ilahi gücün hayırlı mirasından yoksun bırakılırken, büyük insan kitleleri de acıya mı sürükleniyorlar? Hayır. Aslında bu durumu insanlar seçtiler. İnsanlar ateşin gücünü fark etmediler. Ateş, karanlığı etkin bir şekilde yok eden elementtir diyebiliriz. Alevli meşalenin ve doğrunun tek taşıyıcısı bilimdir. Bilim, karanlığa bilmezliğe ve bilinmeyene cüretle adım atan bilim insanlarına bilgelik ve ışık dağıtmaları için ateşli meşaleyi taşıma görevini vermiştir. Bence yaratıcı bu cesur topluluğu, her türlü tehlikeli görevin üstesinden gelebilmeleri için şans ve iyimserlikle donattı. Bilim insanları, karanlıkta yol gösteren ateşi binlerce yıldır taşıyorlar. Aydınlığı taşıyanlar doğruyu, her zaman doğruyu ve tam doğruyu iletirler. Bu aydınlık tüm dünyayı sarıp sarmalar. Onların bilgeliği doğruyu bulup insanlık yararına paylaşacakları yaşam alanını işaret eder. Hiç birisi bilgeliğini asla kendi çıkarlarına kullanmaz toplum yararına titizlikle hizmet ederler.
O halde; bilimden bilim insanlarından bilgelikten üstümüze düşeni almalıyız. Almalıyız ki geldiğimiz dünya zaman dilimini sağlıklı, güven içinde ve huzurla tamamlayabilelim.
Her gün neşe içinde yeniden doğmalı, böylece her türlü manevi ölümü def ederiz olumsuzlukların korkunç etkisini büyük ölçüde halletmiş oluruz.
Dünyadaki en iyi şey elbette ki Dünya’nın kendisidir.
Sağlıklı günler dilerim.