Karmaşık bir yıldı benim için 2018, işte tez gitsin yenisi gelsin diye bir önceki yılın gidişini sonraki yılın gelişini dostlarımızla evimizde en güvenli alanımızda şarkılar türküler söyleye söyleye kutladık. Bakınca şimdi o geçmiş fotoğraflara kimler kalmış o günlerden diye gidenler unutuldu, yeni geleceklere de gidenlerin yaptıkları sağ olsun tüm kapılar sımsıkı kapatıldı.
Ama güzel kardeşim hevesle beklediğim 2019 Allah seni inandırsın beni bildiğin yıldırdı ve tüketti. Ne ruh kaldı bende, ne de kafa... Üstelik olanlar sadece senenin ilk perdesinde gerçekleşti. Sonra kapattım camı, çerçeveyi, bi nefes aldım “Haydi hayat beni baştan yarat” diyerek açtım ikinci perdeyi.
Sonra da yaşanılanları alkollü kafayla tatlı tatlı sorgulayıp bir yandan da çok çalışıp, çok gezerek ve gezdirerek, denizin, güneşin, eşimin, dostumun, viskimin ve şampanyamın tadını yudum yudum çıkararak geçirdim.
Herkeslerin derdi bir değil tabi ki. Farklı farklı yerlerde neler neler yaşanıyor… Mesela bizim memlekette trenler devriliyor, bebeler analarına iki parça veriliyor, kadınları kesen koca koca ayılar sokaklarda geziyor, dolaplar ve cepler boş, saraylarda ise 2 milyar 818 milyon 899 bin lira harcanıyor. Fakat bunlar bizim halkı hiç tetiklemiyor. Taaa ki market poşetleri 25 kuruş olana kadar... Bizimkiler anca o zaman ne oluyor diyor. Fransa’da bir yılı aşkındır sarı yelekliler akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullara tepki olarak Macron yönetimine karşı gösteriler düzenliyor. Yok ben istemem öyle gösteri mösteri... Huzur isterim, refah isterim, aşk isterim, barış isterim. Alın yanına ak isterim.
Ama işte ülkemiz bir değişikti.
Misal Türkçe zor bir dildi, ne zaman neye ne diyeceğimizi 2019 senesinde de bize RTÜK öğretti. Ben Müge Anlı’nın yalancısıyım, çünkü o RTÜK’ün “cin” kelimesinin kullanılmasını yasakladığını, bunun yerine '3 Harfliler' ifadesinin kullanılması gerektiğini söyledi. Ama bu memlekette İstiklal Marşımız’ın Arapça söylenmesine kimse ses etmedi!
Bu sırada Suriye İnsan Hakları Ağı, iç savaşın başlamasından bu yana 8 yılda 872'si Beşşar Esed rejimi tarafından olmak üzere insani yardım alanında çalışan 1109 kişinin çatışan taraflarca öldürüldüğünü bildirdi. Fakat bizim memlekette ki 4 milyon Suriyeli bunu da görmezden geldi.
Geçen zaman bize kayıplar da verdirdi…
Domates Güzeli Ayşen Guruda anılarımızı da alıp bu dünyadan göç etti gitti. Belki o görmüştü göreceğini bu dünyada ve sevmişti, hatta yeterince sevilmişti bu cihanda... Ya peki Neslican? Belki de bu dünyanın gördüğü en güzel kız Neslican evet bizim Neslican “kaybedeceğim ama savaşarak kaybedeceğim” diyerek kansere canını verdi, verdi ama Allah hala bu kanserin belasını vermedi!
Yaradan kadını Havva’dan bu yana nedense hiç sevmedi. Çünkü;
Emine Bulut ben ölmek istemiyorum diye diye kızının gözleri önünde bir namussuzun ellerinde can verdi. Evladını büyütemeden ölen anne nasıl toprağa karışabilirdi ki. Ah be hayat de bi hele bu nasıl adalet?
Bazı başka sonlar da vardı.
Kış geliyor diye diye en nihayetinde absürt bir sonla Game Of Throns final yaptı.
Kazakistan 28 yıl yöneten Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev istifa etti.
Mart ayında yeni başlangıçlar adına yerel seçimler yapıldı. Yapıldı ama oylar say say bitmedi. İstanbul’da seçilen başkan bir türlü beğenilmedi. Ama ne fark ederdi ki “Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var...” diye diye yeni bir nesil gümbür gümbür gelecekti.
Antalyalı ise halkın çocuğu Muhittin Böcek’i Belediye Başkanı olarak bir çırpıda seçti geçti.
Zaman geçti ama olacak olan oldu; Ekrem İmamoğlu 13700 oy farkıyla seçimi kazandı ve mazbatasını 17 Nisan da çok şükür aldı. Memleket için çok başka bir olaydı.
Tam da o gün Ak Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, "Asgari ücretli çalışan kişi, 5 kişilik ailesine günde 3 öğün simit yedirse, ayda cebine 1120 lira para kalır, iyi değil mi?" dedi. Matematiğin hayatımızda ki önemini bir kez keskinleştirdi.
Biz simit parasını hesaplarken Temmuz ayında NASA'nın Geçiş Halindeki Öte Gezegen Araştırma Uydusu, uzaydaki keşif yolculuğunun ilk yılını tamamladı. TESS, uzayın dünyanın güney yarım küresinden görülen kesimi Güney Gökleri'nde varlığı doğrulanan 21 öte gezegen keşfetti. Belki de onlar bizleri çoktan keşfetmiş ve terk bile etmişlerdi.
Dünyada da hiçbir şey eskisi gibi değildi mesela; Paris'te ki Notre Dame Katedrali'nde çıkan yangında çatı tamamen çöktü. Katedralin çoğu yandı ve bitti. Quasimodo’nun çanları durdu, Paris sessizliğe gömüldü.
Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkan Yardımcısı, Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed Bin Raşid Al Maktum'un karısı Prenses Haya, sığındığı İngiltere'de kocasına karşı "korunma" talep etti. Para mutluluk getirir mi diye soran herkes sanırım cevabını böylece alıverdi.
Dünya da mucitler bazı icatlar da yaptı; Uçan kaykayın mucidi Fransız Franky Zapata, Fransa ile İngiltere'yi ayıran Manş Denizi'ndeki Dover Boğazı'nı uçarak geçti. Pekiii şimdi de size geçmişten bir sahne... Michael J. Fox damla Ray Ban’leri ve havalı Nike spor ayakkabıları ile hangi yıl uçan kaykayla beyaz ekrandan geçiverdiydi?
Değer kavramını zaman zaman sorgulatan olaylar da yaşandı. Misal bizde daha bir tane bile muz yiyememiş sabiler varken koli bandıyla duvara yapıştırılmış bir muzdan oluşan sanat eseri, ABD'de 120 bin dolara satın alındı.
Gururlandık ta zaman zaman. Mesela;
Rıza Kayaalp, Kazakistan'da düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası'nda 17 Eylül 2019 tarihinde grekoromen stil 130 kiloda Kübalı Oscar Pino Hinds' yenerek altın madalya kazandı. Canım Haluk Bilginer şahsiyetteki o muhteşem rolüyle Uluslararası Emmy En İyi Erken Oyuncu Ödülünü aldı. Yerli Arabamız TOGG herkesler tarafından çok beğenildi.
Canımız da acıdı çok;
Ekim ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye Milli Ordusu'yla birlikte Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı'nı başlattı. Vatan evladı hangi koşulda nerede olursa olsun hep bir gönül Türk milleti Mehmet’inin yanındaydı.
Cebimizde yandı azcık, çünkü sigaraya uçuk zamlar geldi, nedense bir de arabada sigara içmek yasaklandı. Araba ve can benimdi ama bundan kime neydi…
Askeri ücrete tam 300 te le zam geldi ve sigara yakmak için bir sebep daha verildi.
Çok etkilendiğimiz olaylar da yaşandı; şarkıcı Sıla sevgilisi Ahmet’ten dayak yedi, Sıla ise bunu hiç gizlemedi, aslanlar gibi çıktı “dövdü beni bu mimikli” dedi ve bir sigara yakıp tüm adam olamayanlara yol verdi. Ve çok güzel şeyler de oldu; hiçbir politik ideoloji gütmeden Haluk Levent ve ahbapları bir çok eve can oldu, ilaç oldu. İsimlerini gönüllerimize yaldızlarla kazıdılar çok sevip çok sevdirdiler.
Yazamadığım daha birçok olay oldu, kimisi bunlardan şarkı yaptı, kimisi film çekti.
Tüm bunlar yaşanırken rapçiler rap düellosuna girdi ve kazanan Rapçi Norm Ender mekanın sahibi geri geldi dedi ve konuyu kapattı!
Bu yazıyı yazmak bile benim için çok yorucuydu. Hala inanamıyorum bitti mi yani bu unutmak isteyeceğimiz bol Merkürlü yıldızların efsanevi yılı 2019? Aslında geçen zamana üzüleceğim yaşlarımdayım. Hatta şu an botox yaptırmak için bir doktor muayenehanesinde sıradayım. Yoo çok şükür bir psikiyatrist sırasında da olabilirdim. Önümde doya doya savuracağım, zamanla hovardalık yapacağım yıllarım yok ama olsun ben bu yılı da prenses elbisemle neşeyle kovalamalıyım. Hevesliyim, beklentiliyim gelen yıldan. Sağlık istiyorum hepimize ama önce bebelerimize, neşe istiyorum sonra, kahkahalarla bereketlensin her sofra, güneş girsin her eve, aşk girsin her bedene, kadehler dolsun ve canlar sağ olsun.
Şehrimizin delikanlısı Arif...
Geçtiğimiz yıla röportajlarıyla damga vuran sürpriz bir isim var. Şehrimizin delikanlısı Arif. Ne bilip, bilmediğimiz, o bilmediğimizi nasıl da istediğimizi bize o kadar güzel anlattı ki tüm videolarını heyecanla bekledik, seyrettik. Anadoluyu baştan uca dolaştı, yaptığı anketlerle halkın nabzını tuttu
15 Haziran’da oldukça ilginç bir tartışma konusu oluştu. Videomuz 2 milyonu aşkın izlenmemiz var. Video da İyi Parti, Ak Parti kavgası oldu. Gündüz vakti bir hafta sonuydu, yaşlı bir amca ve çevredekilerle bir tartışma yaşandı. İlk tartışmalı röportajımızdı. O röportaj çok ilgi çekti, sonrasında da yol aldık.
Arif nasıl ve ne zaman başladın bu işlere?
12 Mart 2018 yılında başladım. O dönemde aynen şimdiki gibi İstiklal Marşı’na da eleştiriler var, Mehmet Akif Ersoy'a, işte bestecisi kim, güftecisi kim gibi konuşmalar vardı, bir arkadaşım sohbet ederken Türkiye'de siyasi içerikli youtube kanalı yok. Senin az da olsa siyasi birikimin var dedi. Antalya İyi Parti il yönetim kurulu kurucu üyesiydim. Ayriyeten, Milliyetçi Antalyaspor Taraftarları Derneği kurucusuyum. Türkiye'de Milliyetçi Taraftarlar Birliği'nin de iki dönem başkan yardımcılığını yaptım. Siyasetin içinden gelmeyim aslında ülkü ocakları kökenliyim. Aldık elimize mikrofonu zaten kameramız var, düğün sektöründen gelmeyiz. Ondan önce de Antalya'da divan gazetesini kurmuştum. Türkiye'de çok fazla okuma kültürümüz olmadığı için maalesef gazete gitmedi, olmadı onu kapattık, arkasından youtube kanalını açtık. İlk röportajımızda karşıdan gelen insanlara İstiklal Marşımız’ın ilk mısrasını söyledik. İkinci mısrasını söyleyen oldu, söyleyemeyen oldu. Devamını getiren oldu getiremeyen oldu. Sonra yazarını sorduk Tevfik Fikret diyen, Atatürk, Namık Kemal gibi cevaplar aldık, ilginç… Dedik ülkemizde demek ki böyle güzel bir malzeme var, bunu biraz daha irdeleyerek soralım. Sonra ekonomiyi sormaya başladık, arkasından bir genel seçim fısıltısı oldu Ağustos demişti Devlet Bahçeli yanılmıyorsam, Tayyip Erdoğan, Mayıs’a almıştı. Bundan sonrada seçim anketleri ile devam ettik.
Kanalın nasıl ilgi çekmeye başladı? İlk ne oldu da buralara gelindi?
Seçimler geçti, seçimlerden sonra tekrardan ekonomi kötüye gitmeye başladı, Dolar 7 lirayı, Euro da 8 lirayı buldu falan… Hal böyle olunca insanlarda bir homurdanma başladı. Biz yine ekonomi üzerine sorular sorarken tam o dönemde Eylül’ün 21’i olması lazım kapalı yolda bir ablamızla karşılaştık, …
Soru şu: 24 Haziran'da oy verdiğiniz partiye şu anda seçim olsa tekrardan oy verir misiniz?
Cevap verdi abla; memnunum, iyiyiz, uçuyoruz falan… Bir buçuk dakikalık bir konuşma. Ekonomik olarak biraz kötüyüz ama işte dış güçler ön planda, Amerika arkada, İsrail falan konuşuyor abla. Sonra ablamız dedi ki sizce de iyi değil miyiz? Bende dedim ki; Güzel, iyiyiz, harikayız ekonomik olarak dedim çok iyiyiz, sanayi olarak dünya sıralamasındayız, eğitimde harikayız, hemen lafı aldı abla dedi ki, ‘savaş uçağımızı, gemimizi, silahımızı da yapıyoruz’. Bir anda benim kafamda üçünü birleştirmek geldi, savaş uçağı, gemimizi, tankımızı, tüfeğimizi yapıyoruz dedi ya, bende dedim ki, (işte tüm olayların başlangıcı o. Yani bana bu kadar saldırmalarının sebebi şu cümlem) - hatta Abla Konya’da hem uçabilen hem karada, hem denizde giden çomarkopter yapmışlar dedim. Abla da sordu; yerli mi? dedim “Hepsi bizim yerli yüzde yüz.”
Sonra biz bunu yayınladık. Vay beni Erkan Tan eline bir aldı, vatandaşa çomar dedi arkasından Hikmet Genç, Murat Çiçek, Cem Küçük, Fuat Uğur, Kanal 24, ATV, TGRT, Akit, beni aldılar böyle yerden yere vurdular… Sosyal medya yıkılıyor, troller saldırıyor en sonunda savcılık yakalama kararı çıkarttı hakkımda. Cumhurbaşkanına hakaret, halkı kin ve nefrete teşvik, devleti aşağılama, devlet büyüklerini aşağılama ve 6 tane dava açtılar hakkımda. Aldılar beni tabi, sabah 9’da girdim. Aldıklarında 18 bin abonem falan vardı tabii linç kampanyası da devam ediyor, çok fazla tanınmıyoruz ama 24 Haziran üstümüzden geçti. Tabii böyle sürekli medyaya sosyal medyaya düşünce muhalif kesim de ulan diyor kim bu çocuk? Akşam dokuzda nöbetçi mahkemeye çıktım. Yurt dışına çıkma yasağı koydular. Mahkeme devam ediyor. Benim 2008 yılından ve 2011 -12 yılında Facebbok’da attığım yorumları bulmuşlar. Bir akrabam paylaşım yapmış Tayyip Erdoğan'ın resmi var ben altına bir tane karikatür atmışım, bir horoz var uyanan hırsızlar diye ötüyor. Sen Cumhurbaşkanına nasıl hırsız dersin. Ya ben Cumhurbaşkanına hırsız demedim ki. O dönemde de Başbakan kendisi cumhurbaşkanı da değil. Dava memura hakarete döndü. Ülkü Ocakları'nın paylaşımının altına bir yorum atmışım. Türk Ocakları paylaşım yapmış böyle ağlarken Tayyip Erdoğan'ın bir resmi var demiş ki, o dönemde tabii şimdiki gibi değiller. Ben altına timsah gözyaşları yazmışım. 7080 TL para cezası aldım, cezaya itiraz ettim, 440 gün hapis cezası verdiler. 18bin abone ile girerken akşam 9’da çıktığımda da 42bin abonemiz olmuştu.
Nasıl yani seçim zamanı bazı kuruluşlardan para gelmedi mi? En azından teklif gelmedi mi?
Geldi, şöyle oldu; mesela biz tura çıkmıştık, 62 ilimize gittik. 31 Mart seçiminden önce şahin marka arabam vardı, arabamı sattım. Sonra arkasından Erzurum’da paramız bitti mesela, ben gittim bir de kredi çektim üstüne. Yani her şeyi kendi imkanlarımızla yaptık. Antalya'dan başladık, önce Ege Bölgesinde röportajlar yaptık, derken eniştem ve ben 2 kişiyiz. O kameraman ve edit işlerine bakıyor. Manisa'da yaptığımız anket %100 tuttu. Başka bir ilimizden aradılar ama biz o ilimizi artık geçmiştik Zonguldak’taydık. İşte dediler ki ‘Biz Manisa anketinizi izledik, gelin bize de burada anket yapın. Dedik ki Zonguldak'tayız biz yani geçtik gelemeyiz. Onlar da biz size uçak biletlerinizi alırız, birde bize İban atın, size 10000 TL de para yollayalım konaklamanızı her şeyinizi karşılayalım, dedim kusura bakmayın kabul edemeyiz. İşin aslı 10000 TL bizim turumuzu bitirirdi. Çünkü biz hep öğretmenler evlerinde, ucuz pansiyonlarda kaldık. Yani sonuçta eniştem de güvenlik görevlisi, ben de güvenlik görevlisiyim. Bir bütçemiz var. Ama yine de ücretle anket çalışması yapmıyoruz. Ben Meral Hanım’la da konuştum, Kemal Bey'le de görüştüm sohbet tarzında ama hiç birinden de bir ücret talep etmedik. Diyorlar ki işte kaç para alıyorsun, kaça sattın kendini… Seçimlerde yüzde 90’a yakın tahminlerimizi tutturduk, hem Türkiye’de, hem İstanbul seçimlerinde. Şimdi A partisi bana para verse benden ne bekler? Hizmet bekler, algı bekler, belediye başkan adaylarıyla röportaj bekler, adayımızı yücelt projelerini anlat der. Ama o zaman da tarafsızlığımız ve özgürlüğümüz kalmaz. Velhasıl, gitmedik, Zonguldak'tan çıktık, Karadeniz'i tamamen bitirdik. Karadeniz’den oradan Erzurum'dan aşağıya Güneydoğu ya geçtik. Oradan Akdeniz bölgesinde röportajlar yaptık. 7 bölgeyi dolaştık. Sadece gidemediğim bir Trakya bölgesi kaldı, onun haricinde birkaç il var Hakkâri, Şırnak tarafı…
Sonda dedik ki Antalya'nın içinde hapsoluyoruz gücümüz belli, ne yapabiliriz?
Sponsor arıyoruz, sponsor yok herkes kaçıyor bizden. Adamın reklamını yapsan adama yüklenecekler vatandaşa çomar diyen adamı kullanıyor diye. Biz şuanda 300 bin aboneyi anca geçtik. Nasıl geçtik, yani düşünün ki ülkenin yüzde 50’si muhalifse diğer yarısı iktidar yanlısı. Seçimlere o kadar büyük etkiler yaptık, o kadar büyük izler bırakmamıza rağmen hala 300 bindeyiz. Çünkü korkuyorlar.
Yaptığın röportajlarda en çok ne dikkatini çekti?
Belediye seçimlerinde röportaj yaparken ben adama hizmet diyorum, adam Suriyeliler, ekonomi diyor, adam açım diyor. Aslında gittiğimiz illerdeki tek sıkıntı AK Parti'nin yaptığı yanlış politikalardan yoksa bu adamlar yerel yönetimlerde gerçekten başarılı, iyi işler yapmışlar.
Türkiye'yi gezdin, yerel seçimler de ne yaptın?
Yerel seçim genel seçim havasında geçti zaten işte bekadır, zekadır koltuktur derken, yerel seçimlerde 62 ile gittik yüzde 99'a yakın bir tahminde bulunduk. Bildik yani. Dediğim gibi hiç pir partiye gitmedik ki doğru verileri halka gösterelim. Biz tura çıktığımızda ben yönetimde değildim. Gözaltı falan olunca partiye çok saldırı oldu. Bende parti zarar görmesin diye ikinci yönetime girmedim.
Seçimlerde Ekrem İmamoğlu ile Röportaj yaptın. Karşı tarafla neden röportaj yapmadın?
Biz istedik. Meclise kadar gittik. Beni de tanıyorlar. X-Ray cihazından girdim polisler tanıdı. Orada Ekrem Bey’le röportaj yaptık sizinle de yapalım dedim. Dönüş yapmadılar. Birçok başkan adayına teklif götürdük zaten. Kabul etmediler.
Sence neden kabul etmediler?
Korktular sorulardan.
Belki partilerinin böyle bir kuralı vardır.
Hayır. Babala TV’ye çıktılar.
Peki, röportaj yapma imkanı bulsaydın en çok ne sormak isterdin?
Binali Yıldırım’a en çok sormak istediğim sorulardan birisi ‘Göreve geldikten sonra Cumhurbaşkanı sizi görevden alsa ne yapardınız ? Aynı soruyu Mansur Yavaş’a da sorardım. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsa sizi görevden alsa ne tepki verirdiniz? diye. Ben isterdim ki İmamoğlu - Yıldırım tartışmasının modaretörü ben olayım. Halkın içinden doğal biri olarak ben yapayım isterdim.
Kendini gazeteci olarak görüyor musun?
Hayır. Ben yurttaş gazeteciyim. Herkes gazeteci artık. Youtuber da değilim. Halkın muhabiriyim. Çünkü onlar kendilerini çekiyor. Ben halkı çekiyorum. Öncelik halkın fikri benim değil. Üst komşusuyla kavga eden, köyde tarla toprak sıkıntısı yaşayan beni arıyor gel bizi bir dinle diye.
Youtube’dan iyi bir gelirin var mı?
Çok değil. Amerika’da 100 izlenme 9 dolarken bizde 42 cent. Çünkü bizim ofisimiz yok. Türkiye’de yasaklamalar olduğu için anında kapanabiliyor. Bu yüzden çok para vermiyor youtube.
Hala üniversitede güvenlik görevlisisin. Bu süreç içinde bir baskı oluştu mu iş konusunda?
Evet, hala üniversitede güvenlik görevlisiyim. Günümüzde rektörler atamayla geldiği için özgür ve bağımsız olamıyorlar. Bu yüzden beni 3 ay önce Manavgat’a sürdüler. Yaklaşık 1 buçuk yıldır mobing uyguluyorlar. Haftalık iznimi değiştiriyorlar falan. Aldıkları talimat doğrultusunda üniversite genel sekreteri Ali Serinoğlu beni Manavgat’a sürdü. Ben de eş durumundan, çocuk durumundan orada yapamadım. Psikolojim bozuldu. Sonra geri çağırdılar.
Hukuksuzluğu ve adaletsizliği bir videoyla paylaştım. Bir de şu enteresan, ben ceza aldım eski paylaşımlarımdan dolayı, bir gün arayla da Canan Kaftancıoğlu eski paylaşımı yüzünden ceza aldı. Ben de bir video çekmiştim dedim ki eski FETÖ PKK bağlantısı paylaşımı yapanlar, gazetecilere, siyasilere dava açacağım, dava açacağımı açıkladım beni 5 gün sonra sürdü. Bana çok enteresan geldi. Bende o videonun içinde dedim ki demek ki Akdeniz Üniversitesi'ne FETÖ yapılanması daha bitmemiş… 450 röportajdan rahatsız olmadılar. FETÖ imasından sürdüler…
Bir öğrenciyi eylem sırasında coplattığın söyleniyor. Bu doğru mu?
2013 YÖK eylemleri biz üniversitede güvenliğiyiz. Biz 20 kişiyiz öğrenciler yüzlerce kişi. Video 6 dakika ama 10 saniyelik kısmını yayınlamışlar. Biz 6 güvenlik görevlisi yaralandık. Bu bahsi geçen kişi şişeyle bizim arkadaşımızın kafasını yardı. Zaten oradaki şahsı biz bir kaç adım sonra polise teslim ettik. Zaten her yer kamera. Ona vuran kişi de ben değilim. Okurken ağzım açık kaldı. Bu senaryoyu kendisi yazmış olamaz. Destek almış belli ki bir yerden. Çocuğu hiç tanımam. Bu olaydan sonra solcuları coplayan faşist değil misin denildi. TV kanallarına çıktım. Solcuyum diyen ama öğrenci coplayan adam diye haber yaptılar.
Peki şimdi öğrencilerle aran nasıl?
Arif Abi derler. Çok severler. Geçtiğimiz günlerde kapalı yolda birkaç kişi sabote etmeye çalıştılar beni. Ama o gücü kendilerinde bulamadılar. Ben hissettim. Biraz tenha olsaydı ortam, vuracaklardı.
Eşin tedirgin oluyor mu bu durumlardan?
Evet. İçeri atarlar, biz rezil oluruz falan diye korkuyor. 9 yaşında bir çocuğum var. Ailem de destekliyor ama korkuyor.
Ulusal kanallardan teklif geldi mi?
Evet, ama böyle daha özgürüm. Onun için kabul etmedim. Bir Azeri iş adamı kanalı satın almak istedi. Kabul etmedim.
2019 denince unutulmaması gereken olay nedir?
İmamoğlu’nun tarihi farkı.
İmamoğlu hakkında ne düşünüyorsun?
Yukarılara oynuyor. Önce işini yapsa bence daha iyi olur. Mansur yavaş bu konuda daha ağır basıyor.
Geliri nerden sağlıyorsunuz? Sana destek olan birileri var mı?
Çıkıyorum sokağa alıyorum elime mikrofonu ve soruyorum, sadece youtube yani. Kimseden, dernekten, partiden, kişiden, şahıstan hiçbirinden bir gelirim yok.
‘İYİ PARTİ İL YÖNETİMİNE NASIL GİRDİN?
O da çok enteresan oldu. İYİ Parti kurulacak, her şey belli adı belli değil. Ben biraz böyle pratik zekalı biriyim. Partinin ismi koyulunca hemen dedim ki bir Facebook sayfası açayım. İYİ parti logosu hemen düştü nete. Daha il başkanlığı, il binası belli değil ama ben sponsorlu sayfa açtım. Binlerce mesaj alıyorum başkanım il binamız nerede? Başkanım diyorlar ama benim kim olduğumu bilmiyorlar. Doktorlar, hâkimler yazıyor ben de; ‘bir CV yollayın efendim’ diyorum. Sonra bir başkan atandı tabii. Nizamettin Sağır o da. Vızır vızır beni arıyor kim bu diye. Sonra beni buldu. Neden açtın diye sordu. Bende art niyetli biri açsa iki gün sonra fetönün resmini atıp ‘hoca hazretleri’ yazsa ne yapacaktık dedim. Sende harika bir akıl var dedi. Ne iş yapıyorsun dedi. Güvenlik görevlisiyim dedim. O zaman Youtube falan yok.
Ama güzel kardeşim hevesle beklediğim 2019 Allah seni inandırsın beni bildiğin yıldırdı ve tüketti. Ne ruh kaldı bende, ne de kafa... Üstelik olanlar sadece senenin ilk perdesinde gerçekleşti. Sonra kapattım camı, çerçeveyi, bi nefes aldım “Haydi hayat beni baştan yarat” diyerek açtım ikinci perdeyi.
Sonra da yaşanılanları alkollü kafayla tatlı tatlı sorgulayıp bir yandan da çok çalışıp, çok gezerek ve gezdirerek, denizin, güneşin, eşimin, dostumun, viskimin ve şampanyamın tadını yudum yudum çıkararak geçirdim.
Herkeslerin derdi bir değil tabi ki. Farklı farklı yerlerde neler neler yaşanıyor… Mesela bizim memlekette trenler devriliyor, bebeler analarına iki parça veriliyor, kadınları kesen koca koca ayılar sokaklarda geziyor, dolaplar ve cepler boş, saraylarda ise 2 milyar 818 milyon 899 bin lira harcanıyor. Fakat bunlar bizim halkı hiç tetiklemiyor. Taaa ki market poşetleri 25 kuruş olana kadar... Bizimkiler anca o zaman ne oluyor diyor. Fransa’da bir yılı aşkındır sarı yelekliler akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullara tepki olarak Macron yönetimine karşı gösteriler düzenliyor. Yok ben istemem öyle gösteri mösteri... Huzur isterim, refah isterim, aşk isterim, barış isterim. Alın yanına ak isterim.
Ama işte ülkemiz bir değişikti.
Misal Türkçe zor bir dildi, ne zaman neye ne diyeceğimizi 2019 senesinde de bize RTÜK öğretti. Ben Müge Anlı’nın yalancısıyım, çünkü o RTÜK’ün “cin” kelimesinin kullanılmasını yasakladığını, bunun yerine '3 Harfliler' ifadesinin kullanılması gerektiğini söyledi. Ama bu memlekette İstiklal Marşımız’ın Arapça söylenmesine kimse ses etmedi!
Bu sırada Suriye İnsan Hakları Ağı, iç savaşın başlamasından bu yana 8 yılda 872'si Beşşar Esed rejimi tarafından olmak üzere insani yardım alanında çalışan 1109 kişinin çatışan taraflarca öldürüldüğünü bildirdi. Fakat bizim memlekette ki 4 milyon Suriyeli bunu da görmezden geldi.
Geçen zaman bize kayıplar da verdirdi…
Domates Güzeli Ayşen Guruda anılarımızı da alıp bu dünyadan göç etti gitti. Belki o görmüştü göreceğini bu dünyada ve sevmişti, hatta yeterince sevilmişti bu cihanda... Ya peki Neslican? Belki de bu dünyanın gördüğü en güzel kız Neslican evet bizim Neslican “kaybedeceğim ama savaşarak kaybedeceğim” diyerek kansere canını verdi, verdi ama Allah hala bu kanserin belasını vermedi!
Yaradan kadını Havva’dan bu yana nedense hiç sevmedi. Çünkü;
Emine Bulut ben ölmek istemiyorum diye diye kızının gözleri önünde bir namussuzun ellerinde can verdi. Evladını büyütemeden ölen anne nasıl toprağa karışabilirdi ki. Ah be hayat de bi hele bu nasıl adalet?
Bazı başka sonlar da vardı.
Kış geliyor diye diye en nihayetinde absürt bir sonla Game Of Throns final yaptı.
Kazakistan 28 yıl yöneten Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev istifa etti.
Mart ayında yeni başlangıçlar adına yerel seçimler yapıldı. Yapıldı ama oylar say say bitmedi. İstanbul’da seçilen başkan bir türlü beğenilmedi. Ama ne fark ederdi ki “Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var...” diye diye yeni bir nesil gümbür gümbür gelecekti.
Antalyalı ise halkın çocuğu Muhittin Böcek’i Belediye Başkanı olarak bir çırpıda seçti geçti.
Zaman geçti ama olacak olan oldu; Ekrem İmamoğlu 13700 oy farkıyla seçimi kazandı ve mazbatasını 17 Nisan da çok şükür aldı. Memleket için çok başka bir olaydı.
Tam da o gün Ak Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, "Asgari ücretli çalışan kişi, 5 kişilik ailesine günde 3 öğün simit yedirse, ayda cebine 1120 lira para kalır, iyi değil mi?" dedi. Matematiğin hayatımızda ki önemini bir kez keskinleştirdi.
Biz simit parasını hesaplarken Temmuz ayında NASA'nın Geçiş Halindeki Öte Gezegen Araştırma Uydusu, uzaydaki keşif yolculuğunun ilk yılını tamamladı. TESS, uzayın dünyanın güney yarım küresinden görülen kesimi Güney Gökleri'nde varlığı doğrulanan 21 öte gezegen keşfetti. Belki de onlar bizleri çoktan keşfetmiş ve terk bile etmişlerdi.
Dünyada da hiçbir şey eskisi gibi değildi mesela; Paris'te ki Notre Dame Katedrali'nde çıkan yangında çatı tamamen çöktü. Katedralin çoğu yandı ve bitti. Quasimodo’nun çanları durdu, Paris sessizliğe gömüldü.
Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkan Yardımcısı, Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed Bin Raşid Al Maktum'un karısı Prenses Haya, sığındığı İngiltere'de kocasına karşı "korunma" talep etti. Para mutluluk getirir mi diye soran herkes sanırım cevabını böylece alıverdi.
Dünya da mucitler bazı icatlar da yaptı; Uçan kaykayın mucidi Fransız Franky Zapata, Fransa ile İngiltere'yi ayıran Manş Denizi'ndeki Dover Boğazı'nı uçarak geçti. Pekiii şimdi de size geçmişten bir sahne... Michael J. Fox damla Ray Ban’leri ve havalı Nike spor ayakkabıları ile hangi yıl uçan kaykayla beyaz ekrandan geçiverdiydi?
Değer kavramını zaman zaman sorgulatan olaylar da yaşandı. Misal bizde daha bir tane bile muz yiyememiş sabiler varken koli bandıyla duvara yapıştırılmış bir muzdan oluşan sanat eseri, ABD'de 120 bin dolara satın alındı.
Gururlandık ta zaman zaman. Mesela;
Rıza Kayaalp, Kazakistan'da düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası'nda 17 Eylül 2019 tarihinde grekoromen stil 130 kiloda Kübalı Oscar Pino Hinds' yenerek altın madalya kazandı. Canım Haluk Bilginer şahsiyetteki o muhteşem rolüyle Uluslararası Emmy En İyi Erken Oyuncu Ödülünü aldı. Yerli Arabamız TOGG herkesler tarafından çok beğenildi.
Canımız da acıdı çok;
Ekim ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye Milli Ordusu'yla birlikte Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı'nı başlattı. Vatan evladı hangi koşulda nerede olursa olsun hep bir gönül Türk milleti Mehmet’inin yanındaydı.
Cebimizde yandı azcık, çünkü sigaraya uçuk zamlar geldi, nedense bir de arabada sigara içmek yasaklandı. Araba ve can benimdi ama bundan kime neydi…
Askeri ücrete tam 300 te le zam geldi ve sigara yakmak için bir sebep daha verildi.
Çok etkilendiğimiz olaylar da yaşandı; şarkıcı Sıla sevgilisi Ahmet’ten dayak yedi, Sıla ise bunu hiç gizlemedi, aslanlar gibi çıktı “dövdü beni bu mimikli” dedi ve bir sigara yakıp tüm adam olamayanlara yol verdi. Ve çok güzel şeyler de oldu; hiçbir politik ideoloji gütmeden Haluk Levent ve ahbapları bir çok eve can oldu, ilaç oldu. İsimlerini gönüllerimize yaldızlarla kazıdılar çok sevip çok sevdirdiler.
Yazamadığım daha birçok olay oldu, kimisi bunlardan şarkı yaptı, kimisi film çekti.
Tüm bunlar yaşanırken rapçiler rap düellosuna girdi ve kazanan Rapçi Norm Ender mekanın sahibi geri geldi dedi ve konuyu kapattı!
Bu yazıyı yazmak bile benim için çok yorucuydu. Hala inanamıyorum bitti mi yani bu unutmak isteyeceğimiz bol Merkürlü yıldızların efsanevi yılı 2019? Aslında geçen zamana üzüleceğim yaşlarımdayım. Hatta şu an botox yaptırmak için bir doktor muayenehanesinde sıradayım. Yoo çok şükür bir psikiyatrist sırasında da olabilirdim. Önümde doya doya savuracağım, zamanla hovardalık yapacağım yıllarım yok ama olsun ben bu yılı da prenses elbisemle neşeyle kovalamalıyım. Hevesliyim, beklentiliyim gelen yıldan. Sağlık istiyorum hepimize ama önce bebelerimize, neşe istiyorum sonra, kahkahalarla bereketlensin her sofra, güneş girsin her eve, aşk girsin her bedene, kadehler dolsun ve canlar sağ olsun.
Şehrimizin delikanlısı Arif...
Geçtiğimiz yıla röportajlarıyla damga vuran sürpriz bir isim var. Şehrimizin delikanlısı Arif. Ne bilip, bilmediğimiz, o bilmediğimizi nasıl da istediğimizi bize o kadar güzel anlattı ki tüm videolarını heyecanla bekledik, seyrettik. Anadoluyu baştan uca dolaştı, yaptığı anketlerle halkın nabzını tuttu
15 Haziran’da oldukça ilginç bir tartışma konusu oluştu. Videomuz 2 milyonu aşkın izlenmemiz var. Video da İyi Parti, Ak Parti kavgası oldu. Gündüz vakti bir hafta sonuydu, yaşlı bir amca ve çevredekilerle bir tartışma yaşandı. İlk tartışmalı röportajımızdı. O röportaj çok ilgi çekti, sonrasında da yol aldık.
Arif nasıl ve ne zaman başladın bu işlere?
12 Mart 2018 yılında başladım. O dönemde aynen şimdiki gibi İstiklal Marşı’na da eleştiriler var, Mehmet Akif Ersoy'a, işte bestecisi kim, güftecisi kim gibi konuşmalar vardı, bir arkadaşım sohbet ederken Türkiye'de siyasi içerikli youtube kanalı yok. Senin az da olsa siyasi birikimin var dedi. Antalya İyi Parti il yönetim kurulu kurucu üyesiydim. Ayriyeten, Milliyetçi Antalyaspor Taraftarları Derneği kurucusuyum. Türkiye'de Milliyetçi Taraftarlar Birliği'nin de iki dönem başkan yardımcılığını yaptım. Siyasetin içinden gelmeyim aslında ülkü ocakları kökenliyim. Aldık elimize mikrofonu zaten kameramız var, düğün sektöründen gelmeyiz. Ondan önce de Antalya'da divan gazetesini kurmuştum. Türkiye'de çok fazla okuma kültürümüz olmadığı için maalesef gazete gitmedi, olmadı onu kapattık, arkasından youtube kanalını açtık. İlk röportajımızda karşıdan gelen insanlara İstiklal Marşımız’ın ilk mısrasını söyledik. İkinci mısrasını söyleyen oldu, söyleyemeyen oldu. Devamını getiren oldu getiremeyen oldu. Sonra yazarını sorduk Tevfik Fikret diyen, Atatürk, Namık Kemal gibi cevaplar aldık, ilginç… Dedik ülkemizde demek ki böyle güzel bir malzeme var, bunu biraz daha irdeleyerek soralım. Sonra ekonomiyi sormaya başladık, arkasından bir genel seçim fısıltısı oldu Ağustos demişti Devlet Bahçeli yanılmıyorsam, Tayyip Erdoğan, Mayıs’a almıştı. Bundan sonrada seçim anketleri ile devam ettik.
Kanalın nasıl ilgi çekmeye başladı? İlk ne oldu da buralara gelindi?
Seçimler geçti, seçimlerden sonra tekrardan ekonomi kötüye gitmeye başladı, Dolar 7 lirayı, Euro da 8 lirayı buldu falan… Hal böyle olunca insanlarda bir homurdanma başladı. Biz yine ekonomi üzerine sorular sorarken tam o dönemde Eylül’ün 21’i olması lazım kapalı yolda bir ablamızla karşılaştık, …
Soru şu: 24 Haziran'da oy verdiğiniz partiye şu anda seçim olsa tekrardan oy verir misiniz?
Cevap verdi abla; memnunum, iyiyiz, uçuyoruz falan… Bir buçuk dakikalık bir konuşma. Ekonomik olarak biraz kötüyüz ama işte dış güçler ön planda, Amerika arkada, İsrail falan konuşuyor abla. Sonra ablamız dedi ki sizce de iyi değil miyiz? Bende dedim ki; Güzel, iyiyiz, harikayız ekonomik olarak dedim çok iyiyiz, sanayi olarak dünya sıralamasındayız, eğitimde harikayız, hemen lafı aldı abla dedi ki, ‘savaş uçağımızı, gemimizi, silahımızı da yapıyoruz’. Bir anda benim kafamda üçünü birleştirmek geldi, savaş uçağı, gemimizi, tankımızı, tüfeğimizi yapıyoruz dedi ya, bende dedim ki, (işte tüm olayların başlangıcı o. Yani bana bu kadar saldırmalarının sebebi şu cümlem) - hatta Abla Konya’da hem uçabilen hem karada, hem denizde giden çomarkopter yapmışlar dedim. Abla da sordu; yerli mi? dedim “Hepsi bizim yerli yüzde yüz.”
Sonra biz bunu yayınladık. Vay beni Erkan Tan eline bir aldı, vatandaşa çomar dedi arkasından Hikmet Genç, Murat Çiçek, Cem Küçük, Fuat Uğur, Kanal 24, ATV, TGRT, Akit, beni aldılar böyle yerden yere vurdular… Sosyal medya yıkılıyor, troller saldırıyor en sonunda savcılık yakalama kararı çıkarttı hakkımda. Cumhurbaşkanına hakaret, halkı kin ve nefrete teşvik, devleti aşağılama, devlet büyüklerini aşağılama ve 6 tane dava açtılar hakkımda. Aldılar beni tabi, sabah 9’da girdim. Aldıklarında 18 bin abonem falan vardı tabii linç kampanyası da devam ediyor, çok fazla tanınmıyoruz ama 24 Haziran üstümüzden geçti. Tabii böyle sürekli medyaya sosyal medyaya düşünce muhalif kesim de ulan diyor kim bu çocuk? Akşam dokuzda nöbetçi mahkemeye çıktım. Yurt dışına çıkma yasağı koydular. Mahkeme devam ediyor. Benim 2008 yılından ve 2011 -12 yılında Facebbok’da attığım yorumları bulmuşlar. Bir akrabam paylaşım yapmış Tayyip Erdoğan'ın resmi var ben altına bir tane karikatür atmışım, bir horoz var uyanan hırsızlar diye ötüyor. Sen Cumhurbaşkanına nasıl hırsız dersin. Ya ben Cumhurbaşkanına hırsız demedim ki. O dönemde de Başbakan kendisi cumhurbaşkanı da değil. Dava memura hakarete döndü. Ülkü Ocakları'nın paylaşımının altına bir yorum atmışım. Türk Ocakları paylaşım yapmış böyle ağlarken Tayyip Erdoğan'ın bir resmi var demiş ki, o dönemde tabii şimdiki gibi değiller. Ben altına timsah gözyaşları yazmışım. 7080 TL para cezası aldım, cezaya itiraz ettim, 440 gün hapis cezası verdiler. 18bin abone ile girerken akşam 9’da çıktığımda da 42bin abonemiz olmuştu.
Nasıl yani seçim zamanı bazı kuruluşlardan para gelmedi mi? En azından teklif gelmedi mi?
Geldi, şöyle oldu; mesela biz tura çıkmıştık, 62 ilimize gittik. 31 Mart seçiminden önce şahin marka arabam vardı, arabamı sattım. Sonra arkasından Erzurum’da paramız bitti mesela, ben gittim bir de kredi çektim üstüne. Yani her şeyi kendi imkanlarımızla yaptık. Antalya'dan başladık, önce Ege Bölgesinde röportajlar yaptık, derken eniştem ve ben 2 kişiyiz. O kameraman ve edit işlerine bakıyor. Manisa'da yaptığımız anket %100 tuttu. Başka bir ilimizden aradılar ama biz o ilimizi artık geçmiştik Zonguldak’taydık. İşte dediler ki ‘Biz Manisa anketinizi izledik, gelin bize de burada anket yapın. Dedik ki Zonguldak'tayız biz yani geçtik gelemeyiz. Onlar da biz size uçak biletlerinizi alırız, birde bize İban atın, size 10000 TL de para yollayalım konaklamanızı her şeyinizi karşılayalım, dedim kusura bakmayın kabul edemeyiz. İşin aslı 10000 TL bizim turumuzu bitirirdi. Çünkü biz hep öğretmenler evlerinde, ucuz pansiyonlarda kaldık. Yani sonuçta eniştem de güvenlik görevlisi, ben de güvenlik görevlisiyim. Bir bütçemiz var. Ama yine de ücretle anket çalışması yapmıyoruz. Ben Meral Hanım’la da konuştum, Kemal Bey'le de görüştüm sohbet tarzında ama hiç birinden de bir ücret talep etmedik. Diyorlar ki işte kaç para alıyorsun, kaça sattın kendini… Seçimlerde yüzde 90’a yakın tahminlerimizi tutturduk, hem Türkiye’de, hem İstanbul seçimlerinde. Şimdi A partisi bana para verse benden ne bekler? Hizmet bekler, algı bekler, belediye başkan adaylarıyla röportaj bekler, adayımızı yücelt projelerini anlat der. Ama o zaman da tarafsızlığımız ve özgürlüğümüz kalmaz. Velhasıl, gitmedik, Zonguldak'tan çıktık, Karadeniz'i tamamen bitirdik. Karadeniz’den oradan Erzurum'dan aşağıya Güneydoğu ya geçtik. Oradan Akdeniz bölgesinde röportajlar yaptık. 7 bölgeyi dolaştık. Sadece gidemediğim bir Trakya bölgesi kaldı, onun haricinde birkaç il var Hakkâri, Şırnak tarafı…
Sonda dedik ki Antalya'nın içinde hapsoluyoruz gücümüz belli, ne yapabiliriz?
Sponsor arıyoruz, sponsor yok herkes kaçıyor bizden. Adamın reklamını yapsan adama yüklenecekler vatandaşa çomar diyen adamı kullanıyor diye. Biz şuanda 300 bin aboneyi anca geçtik. Nasıl geçtik, yani düşünün ki ülkenin yüzde 50’si muhalifse diğer yarısı iktidar yanlısı. Seçimlere o kadar büyük etkiler yaptık, o kadar büyük izler bırakmamıza rağmen hala 300 bindeyiz. Çünkü korkuyorlar.
Yaptığın röportajlarda en çok ne dikkatini çekti?
Belediye seçimlerinde röportaj yaparken ben adama hizmet diyorum, adam Suriyeliler, ekonomi diyor, adam açım diyor. Aslında gittiğimiz illerdeki tek sıkıntı AK Parti'nin yaptığı yanlış politikalardan yoksa bu adamlar yerel yönetimlerde gerçekten başarılı, iyi işler yapmışlar.
Türkiye'yi gezdin, yerel seçimler de ne yaptın?
Yerel seçim genel seçim havasında geçti zaten işte bekadır, zekadır koltuktur derken, yerel seçimlerde 62 ile gittik yüzde 99'a yakın bir tahminde bulunduk. Bildik yani. Dediğim gibi hiç pir partiye gitmedik ki doğru verileri halka gösterelim. Biz tura çıktığımızda ben yönetimde değildim. Gözaltı falan olunca partiye çok saldırı oldu. Bende parti zarar görmesin diye ikinci yönetime girmedim.
Seçimlerde Ekrem İmamoğlu ile Röportaj yaptın. Karşı tarafla neden röportaj yapmadın?
Biz istedik. Meclise kadar gittik. Beni de tanıyorlar. X-Ray cihazından girdim polisler tanıdı. Orada Ekrem Bey’le röportaj yaptık sizinle de yapalım dedim. Dönüş yapmadılar. Birçok başkan adayına teklif götürdük zaten. Kabul etmediler.
Sence neden kabul etmediler?
Korktular sorulardan.
Belki partilerinin böyle bir kuralı vardır.
Hayır. Babala TV’ye çıktılar.
Peki, röportaj yapma imkanı bulsaydın en çok ne sormak isterdin?
Binali Yıldırım’a en çok sormak istediğim sorulardan birisi ‘Göreve geldikten sonra Cumhurbaşkanı sizi görevden alsa ne yapardınız ? Aynı soruyu Mansur Yavaş’a da sorardım. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsa sizi görevden alsa ne tepki verirdiniz? diye. Ben isterdim ki İmamoğlu - Yıldırım tartışmasının modaretörü ben olayım. Halkın içinden doğal biri olarak ben yapayım isterdim.
Kendini gazeteci olarak görüyor musun?
Hayır. Ben yurttaş gazeteciyim. Herkes gazeteci artık. Youtuber da değilim. Halkın muhabiriyim. Çünkü onlar kendilerini çekiyor. Ben halkı çekiyorum. Öncelik halkın fikri benim değil. Üst komşusuyla kavga eden, köyde tarla toprak sıkıntısı yaşayan beni arıyor gel bizi bir dinle diye.
Youtube’dan iyi bir gelirin var mı?
Çok değil. Amerika’da 100 izlenme 9 dolarken bizde 42 cent. Çünkü bizim ofisimiz yok. Türkiye’de yasaklamalar olduğu için anında kapanabiliyor. Bu yüzden çok para vermiyor youtube.
Hala üniversitede güvenlik görevlisisin. Bu süreç içinde bir baskı oluştu mu iş konusunda?
Evet, hala üniversitede güvenlik görevlisiyim. Günümüzde rektörler atamayla geldiği için özgür ve bağımsız olamıyorlar. Bu yüzden beni 3 ay önce Manavgat’a sürdüler. Yaklaşık 1 buçuk yıldır mobing uyguluyorlar. Haftalık iznimi değiştiriyorlar falan. Aldıkları talimat doğrultusunda üniversite genel sekreteri Ali Serinoğlu beni Manavgat’a sürdü. Ben de eş durumundan, çocuk durumundan orada yapamadım. Psikolojim bozuldu. Sonra geri çağırdılar.
Hukuksuzluğu ve adaletsizliği bir videoyla paylaştım. Bir de şu enteresan, ben ceza aldım eski paylaşımlarımdan dolayı, bir gün arayla da Canan Kaftancıoğlu eski paylaşımı yüzünden ceza aldı. Ben de bir video çekmiştim dedim ki eski FETÖ PKK bağlantısı paylaşımı yapanlar, gazetecilere, siyasilere dava açacağım, dava açacağımı açıkladım beni 5 gün sonra sürdü. Bana çok enteresan geldi. Bende o videonun içinde dedim ki demek ki Akdeniz Üniversitesi'ne FETÖ yapılanması daha bitmemiş… 450 röportajdan rahatsız olmadılar. FETÖ imasından sürdüler…
Bir öğrenciyi eylem sırasında coplattığın söyleniyor. Bu doğru mu?
2013 YÖK eylemleri biz üniversitede güvenliğiyiz. Biz 20 kişiyiz öğrenciler yüzlerce kişi. Video 6 dakika ama 10 saniyelik kısmını yayınlamışlar. Biz 6 güvenlik görevlisi yaralandık. Bu bahsi geçen kişi şişeyle bizim arkadaşımızın kafasını yardı. Zaten oradaki şahsı biz bir kaç adım sonra polise teslim ettik. Zaten her yer kamera. Ona vuran kişi de ben değilim. Okurken ağzım açık kaldı. Bu senaryoyu kendisi yazmış olamaz. Destek almış belli ki bir yerden. Çocuğu hiç tanımam. Bu olaydan sonra solcuları coplayan faşist değil misin denildi. TV kanallarına çıktım. Solcuyum diyen ama öğrenci coplayan adam diye haber yaptılar.
Peki şimdi öğrencilerle aran nasıl?
Arif Abi derler. Çok severler. Geçtiğimiz günlerde kapalı yolda birkaç kişi sabote etmeye çalıştılar beni. Ama o gücü kendilerinde bulamadılar. Ben hissettim. Biraz tenha olsaydı ortam, vuracaklardı.
Eşin tedirgin oluyor mu bu durumlardan?
Evet. İçeri atarlar, biz rezil oluruz falan diye korkuyor. 9 yaşında bir çocuğum var. Ailem de destekliyor ama korkuyor.
Ulusal kanallardan teklif geldi mi?
Evet, ama böyle daha özgürüm. Onun için kabul etmedim. Bir Azeri iş adamı kanalı satın almak istedi. Kabul etmedim.
2019 denince unutulmaması gereken olay nedir?
İmamoğlu’nun tarihi farkı.
İmamoğlu hakkında ne düşünüyorsun?
Yukarılara oynuyor. Önce işini yapsa bence daha iyi olur. Mansur yavaş bu konuda daha ağır basıyor.
Geliri nerden sağlıyorsunuz? Sana destek olan birileri var mı?
Çıkıyorum sokağa alıyorum elime mikrofonu ve soruyorum, sadece youtube yani. Kimseden, dernekten, partiden, kişiden, şahıstan hiçbirinden bir gelirim yok.
‘İYİ PARTİ İL YÖNETİMİNE NASIL GİRDİN?
O da çok enteresan oldu. İYİ Parti kurulacak, her şey belli adı belli değil. Ben biraz böyle pratik zekalı biriyim. Partinin ismi koyulunca hemen dedim ki bir Facebook sayfası açayım. İYİ parti logosu hemen düştü nete. Daha il başkanlığı, il binası belli değil ama ben sponsorlu sayfa açtım. Binlerce mesaj alıyorum başkanım il binamız nerede? Başkanım diyorlar ama benim kim olduğumu bilmiyorlar. Doktorlar, hâkimler yazıyor ben de; ‘bir CV yollayın efendim’ diyorum. Sonra bir başkan atandı tabii. Nizamettin Sağır o da. Vızır vızır beni arıyor kim bu diye. Sonra beni buldu. Neden açtın diye sordu. Bende art niyetli biri açsa iki gün sonra fetönün resmini atıp ‘hoca hazretleri’ yazsa ne yapacaktık dedim. Sende harika bir akıl var dedi. Ne iş yapıyorsun dedi. Güvenlik görevlisiyim dedim. O zaman Youtube falan yok.