Ekranların en çok izlenen dizilerinden biri olan Hercai'nin Yaren'i İlay Erkök, Zişan Seçkin’in sorularını sizler için yanıtladı…
2020 yılı senin için nasıl bir yıl oldu?
Yok artık bu da olmaz canım dediğim her şeyi yaşadığım, yeni yeni tecrübeler edindiğim bir yıl oldu. Her şeyden önce ilk sırada sağlığın geldiğini, fakat sağlığınla ilgili bir problem yaşadığında da ekonomik gelirinin sağlam olması gerektiğini anlamış oldum.
İçinden geçtiğimiz bu pandemi süreciyle birlikte hayatında majör değişiklikler oldu mu?
Hayatımda atacağım herhangi bir adım için daha fazla düşünmeye başladım. Ve sağlıklı beslenme alışkanlığımı da rayına oturttum.
Zaman zaman kaybettiğimiz motivasyonu yakalamak ve harekete geçmek için bir şeylerden ilham alıyoruz. Sana bu dönemlerde en iyi gelen ne oldu?
Ben enerjisi çok yüksek olan bir insanım. Çok nadirdir benim motivasyonumu düşük görmek. Hatta sadece acıktığım zamanlarda enerjimi kaybediyorum da diyebilirim. Motivasyonumun düştüğü diğer durumlardaysa; köpeğimle vakit geçirip ona sarılarak yatmak benim motivasyonumu yükselten en önemli şeydir. Evde kahvemi alıp yüksek ses film/dizi izlemek, müzik dinlemek ve düşüncelerine değer verdiğim insanlarla sohbet etmek de benim motivasyonumu yerine getiriyor.
Biraz eskilere gitsek nasıl başlıyor hikayen?
Bana göre; her şey Kraliçeye mektup yazmaya karar vermem ve bu kararımı eyleme dökmemle gerçekleşti. Çünkü hiçbir şeyin imkansız olmadığını anladım. Gerçekten yürekten bir şeye inanıp sahip olmak istiyorsan, attığın adımlarla hikayenin de baş kahramanı oluyorsun.
Oyuncu olmak çocukluk hayalin miydi?
Çocukluk hayalimdi. Her zaman topluluk karşısında düzenlenen etkinliklerin hep vazgeçilmez başkarakteri olmuşumdur. Ortaokul zamanlarımda da bunun tohumlarını atmaya ve Hamlet tiradını bir gösteride ezberleyip sahnelememle başladı.
Sektöre ilk girdiğin dönemde aklında nasıl bir başarı hayali vardı? Şimdi dönüp baktığında kendini bu hayalin neresinde görüyorsun?
İlk zamanlarda direkt hedefe ve hayale odaklıydım. O yolun ne tür zorluklarla aşıldığını bilmiyordum. Fakat yaşadığım tecrübelerle, hedeflerim için adım adım ve hiçbir şey için acele etmeden sabırla ilerlemem gerektiğini öğrendim. Zaten hiçbir zaman hayallerime ulaştım diyebileceğimi sanmıyorum. Çünkü kendimle yarışmaktan vazgeçemiyorum. Geriye dönüp baktığımda ise; ben daha birkaç adım attığımı ve daha çok yol katetmem gerektiğini görüyorum.
Ekranların fenomen dizisi “Hercai” de senaryoyu ve Yaren karakterini okuduğunda seni bu projeye çeken unsurlar nelerdi?
Senaryosunu okuduğum zaman benim favori filmlerimden biri olan Boleyn Kızı’na benzettiğim birçok yeri ve duygusu olmuştu. Ben de dram bir projede yer almayı, özellikle de mistik bir şehirde bir karaktere hayat vermeyi çok istiyordum. Yaren karakteri dizinin içinde hepsinden daha farklı bir renk ve akıl sır ermeyen deli cesaretiyle beni kendine çeken bir karakterdi. Ve böyle bir karakteri canlandırmanın benim oyunculuğuma yeni şeyler katacağını düşündüm.
Yaren nasıl bir karakter biraz bahseder misin?
Yaren güce çok önem veren biri. Koca konakta şımartılarak büyütülen tek kız çocuğu. İstediği şeyleri elde etme pahasına herkesi karşısına almaya hazır biri. Kendine rakip gördüğü kimse yok. Çocukluğundan beri Reyyan’nın hiçbir zaman mutlu olmasını istemiyor. Hırslarına yenik düşen bir karakter.
Tüm iyi koşullar bir arada sağlansa da bazen o iş yine de tutmayabiliyor. “Hercai” izleyiciyi nereden yakaladı sence?
Tamamen kamera önünde/arkasında çalışan ekibin ve coğrafyanın etkisi olduğunu düşünüyorum.
Güçlü oyuncu kadrosu olsa da bazı diziler reytinge yenik düşüyor ve “dijitalde yayınlansaydı keşke” yorumunu yapıyoruz. Televizyon artık tamamen totale mi kaldı? Sen televizyon ve dijital yayın platformunu nasıl yorumluyorsun?
Ben, televizyon izleyicisi veya dijital izleyicisi arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum. Zaten dijitali takip edenlerin çoğu televizyonda da sezonlar boyu sevdikleri dizileri izleyen insanlar. Bence burada önemli olan; hikaye ve anlatım biçimi. Hikaye kuvvetli ise dijitalde olsa televizyonda olsa seyircisini buluyor. Oyuncular arasında da dijital proje oyuncusu ve televizyon oyuncusu ayrımı yapmak yanlış olur. Herkes proje güzelse içinde olmak istiyor ve içinde oluyor. Proje izleyiciye güzel gelmediyse de dijitalde de televizyonda da tutmuyor.
Çekimler Mardin’de olduğu için, bu dönem orada yaşıyorsun. Setinin olmadığı bir gün nasıl geçiyor?
Kendimle baş başa kalmayı çok seven biriyim. Asıl o zamanlarda daha özgür ve daha hayalperestim. Boş günlerimde canım ne isterse onu yapıyorum aslında. Bu pandemi sürecinden dolayı genelde plan yapmadan geçiriyorum günlerimi. 11 gibi uyanıp kahvemi yudumlayıp, yoga yapıyorum. Strechinglerim bittikten sonra, kendime güzel bir porridge hazırlıyorum ve merak ettiğim filmlerden birini seçip yanına da sıcak süt yapıp, filmi izliyorum. Akşam yemeğimi de çok hafif yiyecekler yiyerek tamamlıyorum. Uyumadan önce de heyecanla yarım bıraktığım yabancı dizileri izliyorum.
Şöhret, tanınmak hayatında neleri değiştirdi?
Hayatımda çok ciddi değişiklikler olmadı. Olduğum, bildiğim İlay’dan vazgeçmeden değerli takipçilerime en doğal İlay’ı tanıttım. Bu sebeple de, çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor ve yardıma ihtiyacı olan insanların daha geniş kitlelere seslerini duyurmaları için sosyal medyanın avantajlarını kullanıyorum.
Ayakları üzerinde durabilen başarılı bir genç kadın olarak, hayalleri için adım atmak isteyip de cesaret edemeyen diğer kadınlara vermek istediğin mesaj var mı?
Bana mesaj atan, ulaşmak için çabalayan özellikle girişimci kadınlarımıza bir şekilde elimden ne gelirse yardım etmeye çalışıyorum.
Yeterince istediklerine emin olduklarında adım atsınlar, kendilerine inansınlar. Denemekten asla vazgeçmesinler.
Çok fit ve güzelsin. Genetik kodlarının dışında özel bakım sırların var mı?
Bedenime ve cildime neyin iyi gelip gelmediğini artık biliyorum. Genelde organik beslenmeye çalışıyorum. Mümkün oldukça da kozmetik ürünlerimde hayvansal ürün kullanmamaya özen gösteriyorum.
Modern estetik algısı ve günümüzdeki güzellik ölçüleri hakkında neler düşünüyorsun?
Maalesef günümüzde güzellik ölçüleri çok sabitleşmiş durumda. Kişi kendini bir kalıba sokmadan, sağlığını ihmal edercesine kilo vermeye çalışmadan, kendisine yakışan formu korumasının yeterli olacağını düşünüyorum. Estetik konusunda da; eğer kişi estetik yaptığında iç huzuru yerine geliyorsa buna bir şey diyemem. Bana göre kamera önü ve tiyatro sahnelerindeki kadın /erkek oyuncuların kendi doğallıklarından çıkmadan, kaba tabirle birbirinin klonu olmadan, jest ve mimiklerini kaybetmeden yapılan her estetiğe olumlu bakıyorum.
Dış görünümüne mesai harcamayı sever misin? Modayı takip eder misin?
Dışarı çıkarken eğer bir event veya toplantım yoksa genelde kendimi en rahat hissettiğim kıyafetlerin içinde bulurum. Zaten bir gün önceden kafamda planlarım ertesi gün ne giyeceğimi. Modayı elimden geldiğince takip ediyorum. Fakat kombin yaparken işin profesyonellerinden yardım almayı da ihmal etmiyorum.
Tarzını nasıl tanımlarsın?
Kendimi rahat hissedeceğim kıyafetleri giymeyi tercih ederim. Çoğu zaman ayağımdan spor ayakkabılarım eksik olmaz ve üzerime de daha çok sportif kıyafetler giyerim.
İdeal ilişki tanımın nedir peki?
İlişkiyi ağaca benzetmek gerekirse, her bir dalı benim için çok önem taşıyor. Hepsi bana ayrı nefes veriyor. Bir dalı kopsa veya kırılsa yavaş yavaş solmaya başladığına inanıyorum. Bu dallarsa; sevgi, saygı, güven ve huzur...
Günümüzde her şey gibi aşkı da çok hızlı tüketiyoruz ve ilişkileri sürdürmek için tahammülümüz kalmıyor. Sence günümüz koşullarında bir ilişkiyi neler canlı ve daha dinamik tutuyor?
İlişkide güzel bir temel sağlandıktan sonra, süreci belirli bir plan ve programa göre şekillendirmeden akışında yaşamak daha doğru geliyor bana.
Hepimiz birer rengiz, bırakalım da bu renklerle güzel şeyler yapalım.
Sosyal medyayı aktif kullanıyor musun?
Mümkün olduğunca evet…
Zaman zaman olumsuz yorumlarla karşılaşıyor musun? Öyle zamanlarda bu, psikolojine nasıl yansıyor?
Çok fazla karşılaşıyorum diyebilirim. Özellikle de sosyal medya hesaplarımdan tweet veya post attığımda… Psikolojim çok güçlüdür. İyi-kötü her eleştiriye açık biriyim. Dikkate değer gördüğüm her yorumu da kendi süzgecimden geçiririm ve daha iyisini yapmak için çabalarım.
Yakın ya da uzak vadeli yeni hedeflerin var mı?
En yakını aslında şu an en uzağı da diyebilirim. İlk başta sevdiklerimle vakit geçirebilmek, coronasız günlerde tatile çıkmak.
Dizimizin uluslararası başarısından dolayı önceliğim, ödül aldığım ülke olan İspanya’yı ziyaret etmek ve bu sürecimde beni yalnız bırakmayan takipçilerimle buluşmak...
2020 yılı senin için nasıl bir yıl oldu?
Yok artık bu da olmaz canım dediğim her şeyi yaşadığım, yeni yeni tecrübeler edindiğim bir yıl oldu. Her şeyden önce ilk sırada sağlığın geldiğini, fakat sağlığınla ilgili bir problem yaşadığında da ekonomik gelirinin sağlam olması gerektiğini anlamış oldum.
İçinden geçtiğimiz bu pandemi süreciyle birlikte hayatında majör değişiklikler oldu mu?
Hayatımda atacağım herhangi bir adım için daha fazla düşünmeye başladım. Ve sağlıklı beslenme alışkanlığımı da rayına oturttum.
Zaman zaman kaybettiğimiz motivasyonu yakalamak ve harekete geçmek için bir şeylerden ilham alıyoruz. Sana bu dönemlerde en iyi gelen ne oldu?
Ben enerjisi çok yüksek olan bir insanım. Çok nadirdir benim motivasyonumu düşük görmek. Hatta sadece acıktığım zamanlarda enerjimi kaybediyorum da diyebilirim. Motivasyonumun düştüğü diğer durumlardaysa; köpeğimle vakit geçirip ona sarılarak yatmak benim motivasyonumu yükselten en önemli şeydir. Evde kahvemi alıp yüksek ses film/dizi izlemek, müzik dinlemek ve düşüncelerine değer verdiğim insanlarla sohbet etmek de benim motivasyonumu yerine getiriyor.
Biraz eskilere gitsek nasıl başlıyor hikayen?
Bana göre; her şey Kraliçeye mektup yazmaya karar vermem ve bu kararımı eyleme dökmemle gerçekleşti. Çünkü hiçbir şeyin imkansız olmadığını anladım. Gerçekten yürekten bir şeye inanıp sahip olmak istiyorsan, attığın adımlarla hikayenin de baş kahramanı oluyorsun.
Oyuncu olmak çocukluk hayalin miydi?
Çocukluk hayalimdi. Her zaman topluluk karşısında düzenlenen etkinliklerin hep vazgeçilmez başkarakteri olmuşumdur. Ortaokul zamanlarımda da bunun tohumlarını atmaya ve Hamlet tiradını bir gösteride ezberleyip sahnelememle başladı.
Sektöre ilk girdiğin dönemde aklında nasıl bir başarı hayali vardı? Şimdi dönüp baktığında kendini bu hayalin neresinde görüyorsun?
İlk zamanlarda direkt hedefe ve hayale odaklıydım. O yolun ne tür zorluklarla aşıldığını bilmiyordum. Fakat yaşadığım tecrübelerle, hedeflerim için adım adım ve hiçbir şey için acele etmeden sabırla ilerlemem gerektiğini öğrendim. Zaten hiçbir zaman hayallerime ulaştım diyebileceğimi sanmıyorum. Çünkü kendimle yarışmaktan vazgeçemiyorum. Geriye dönüp baktığımda ise; ben daha birkaç adım attığımı ve daha çok yol katetmem gerektiğini görüyorum.
Ekranların fenomen dizisi “Hercai” de senaryoyu ve Yaren karakterini okuduğunda seni bu projeye çeken unsurlar nelerdi?
Senaryosunu okuduğum zaman benim favori filmlerimden biri olan Boleyn Kızı’na benzettiğim birçok yeri ve duygusu olmuştu. Ben de dram bir projede yer almayı, özellikle de mistik bir şehirde bir karaktere hayat vermeyi çok istiyordum. Yaren karakteri dizinin içinde hepsinden daha farklı bir renk ve akıl sır ermeyen deli cesaretiyle beni kendine çeken bir karakterdi. Ve böyle bir karakteri canlandırmanın benim oyunculuğuma yeni şeyler katacağını düşündüm.
Yaren nasıl bir karakter biraz bahseder misin?
Yaren güce çok önem veren biri. Koca konakta şımartılarak büyütülen tek kız çocuğu. İstediği şeyleri elde etme pahasına herkesi karşısına almaya hazır biri. Kendine rakip gördüğü kimse yok. Çocukluğundan beri Reyyan’nın hiçbir zaman mutlu olmasını istemiyor. Hırslarına yenik düşen bir karakter.
Tüm iyi koşullar bir arada sağlansa da bazen o iş yine de tutmayabiliyor. “Hercai” izleyiciyi nereden yakaladı sence?
Tamamen kamera önünde/arkasında çalışan ekibin ve coğrafyanın etkisi olduğunu düşünüyorum.
Güçlü oyuncu kadrosu olsa da bazı diziler reytinge yenik düşüyor ve “dijitalde yayınlansaydı keşke” yorumunu yapıyoruz. Televizyon artık tamamen totale mi kaldı? Sen televizyon ve dijital yayın platformunu nasıl yorumluyorsun?
Ben, televizyon izleyicisi veya dijital izleyicisi arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum. Zaten dijitali takip edenlerin çoğu televizyonda da sezonlar boyu sevdikleri dizileri izleyen insanlar. Bence burada önemli olan; hikaye ve anlatım biçimi. Hikaye kuvvetli ise dijitalde olsa televizyonda olsa seyircisini buluyor. Oyuncular arasında da dijital proje oyuncusu ve televizyon oyuncusu ayrımı yapmak yanlış olur. Herkes proje güzelse içinde olmak istiyor ve içinde oluyor. Proje izleyiciye güzel gelmediyse de dijitalde de televizyonda da tutmuyor.
Çekimler Mardin’de olduğu için, bu dönem orada yaşıyorsun. Setinin olmadığı bir gün nasıl geçiyor?
Kendimle baş başa kalmayı çok seven biriyim. Asıl o zamanlarda daha özgür ve daha hayalperestim. Boş günlerimde canım ne isterse onu yapıyorum aslında. Bu pandemi sürecinden dolayı genelde plan yapmadan geçiriyorum günlerimi. 11 gibi uyanıp kahvemi yudumlayıp, yoga yapıyorum. Strechinglerim bittikten sonra, kendime güzel bir porridge hazırlıyorum ve merak ettiğim filmlerden birini seçip yanına da sıcak süt yapıp, filmi izliyorum. Akşam yemeğimi de çok hafif yiyecekler yiyerek tamamlıyorum. Uyumadan önce de heyecanla yarım bıraktığım yabancı dizileri izliyorum.
Şöhret, tanınmak hayatında neleri değiştirdi?
Hayatımda çok ciddi değişiklikler olmadı. Olduğum, bildiğim İlay’dan vazgeçmeden değerli takipçilerime en doğal İlay’ı tanıttım. Bu sebeple de, çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor ve yardıma ihtiyacı olan insanların daha geniş kitlelere seslerini duyurmaları için sosyal medyanın avantajlarını kullanıyorum.
Ayakları üzerinde durabilen başarılı bir genç kadın olarak, hayalleri için adım atmak isteyip de cesaret edemeyen diğer kadınlara vermek istediğin mesaj var mı?
Bana mesaj atan, ulaşmak için çabalayan özellikle girişimci kadınlarımıza bir şekilde elimden ne gelirse yardım etmeye çalışıyorum.
Yeterince istediklerine emin olduklarında adım atsınlar, kendilerine inansınlar. Denemekten asla vazgeçmesinler.
Çok fit ve güzelsin. Genetik kodlarının dışında özel bakım sırların var mı?
Bedenime ve cildime neyin iyi gelip gelmediğini artık biliyorum. Genelde organik beslenmeye çalışıyorum. Mümkün oldukça da kozmetik ürünlerimde hayvansal ürün kullanmamaya özen gösteriyorum.
Modern estetik algısı ve günümüzdeki güzellik ölçüleri hakkında neler düşünüyorsun?
Maalesef günümüzde güzellik ölçüleri çok sabitleşmiş durumda. Kişi kendini bir kalıba sokmadan, sağlığını ihmal edercesine kilo vermeye çalışmadan, kendisine yakışan formu korumasının yeterli olacağını düşünüyorum. Estetik konusunda da; eğer kişi estetik yaptığında iç huzuru yerine geliyorsa buna bir şey diyemem. Bana göre kamera önü ve tiyatro sahnelerindeki kadın /erkek oyuncuların kendi doğallıklarından çıkmadan, kaba tabirle birbirinin klonu olmadan, jest ve mimiklerini kaybetmeden yapılan her estetiğe olumlu bakıyorum.
Dış görünümüne mesai harcamayı sever misin? Modayı takip eder misin?
Dışarı çıkarken eğer bir event veya toplantım yoksa genelde kendimi en rahat hissettiğim kıyafetlerin içinde bulurum. Zaten bir gün önceden kafamda planlarım ertesi gün ne giyeceğimi. Modayı elimden geldiğince takip ediyorum. Fakat kombin yaparken işin profesyonellerinden yardım almayı da ihmal etmiyorum.
Tarzını nasıl tanımlarsın?
Kendimi rahat hissedeceğim kıyafetleri giymeyi tercih ederim. Çoğu zaman ayağımdan spor ayakkabılarım eksik olmaz ve üzerime de daha çok sportif kıyafetler giyerim.
İdeal ilişki tanımın nedir peki?
İlişkiyi ağaca benzetmek gerekirse, her bir dalı benim için çok önem taşıyor. Hepsi bana ayrı nefes veriyor. Bir dalı kopsa veya kırılsa yavaş yavaş solmaya başladığına inanıyorum. Bu dallarsa; sevgi, saygı, güven ve huzur...
Günümüzde her şey gibi aşkı da çok hızlı tüketiyoruz ve ilişkileri sürdürmek için tahammülümüz kalmıyor. Sence günümüz koşullarında bir ilişkiyi neler canlı ve daha dinamik tutuyor?
İlişkide güzel bir temel sağlandıktan sonra, süreci belirli bir plan ve programa göre şekillendirmeden akışında yaşamak daha doğru geliyor bana.
Hepimiz birer rengiz, bırakalım da bu renklerle güzel şeyler yapalım.
Sosyal medyayı aktif kullanıyor musun?
Mümkün olduğunca evet…
Zaman zaman olumsuz yorumlarla karşılaşıyor musun? Öyle zamanlarda bu, psikolojine nasıl yansıyor?
Çok fazla karşılaşıyorum diyebilirim. Özellikle de sosyal medya hesaplarımdan tweet veya post attığımda… Psikolojim çok güçlüdür. İyi-kötü her eleştiriye açık biriyim. Dikkate değer gördüğüm her yorumu da kendi süzgecimden geçiririm ve daha iyisini yapmak için çabalarım.
Yakın ya da uzak vadeli yeni hedeflerin var mı?
En yakını aslında şu an en uzağı da diyebilirim. İlk başta sevdiklerimle vakit geçirebilmek, coronasız günlerde tatile çıkmak.
Dizimizin uluslararası başarısından dolayı önceliğim, ödül aldığım ülke olan İspanya’yı ziyaret etmek ve bu sürecimde beni yalnız bırakmayan takipçilerimle buluşmak...